Alsace, Fransa’nın şarap bölgelerinden biri. Bu bölgede üzüm bağlarının yolu için de “Route des Vines” tamlaması kullanılıyor, yani şarap yolu. Hakikaten de adını hak eden bir yol. Bu rota boyunca küçük küçük bir sürü kasaba yer alıyor. Hepsi birbirinden güzel, hepsi birbirinden Ortaçağ’ dan kalma. Hepsinin göz alabildiğine uzanan üzüm bağları var, oldukça muntazam. Bu rotanın en sevimli ve en büyük ilçelerini gezdik ve kısa notlar aldık.
Gezimize Euroairport’ ta başladık. Bu havaalanı bizim gibi gezginleri oldukça heyecanlandıran cinsten. 3 ayrı ülkeye kapısı bulunuyor: Fransa, İsviçre ve Almanya. Zaten havaalanı da Basel-Mulhouse-Freiburg şeklinde anılıyor.

THY’nin direkt uçuşuyla sabah İstanbul Atatürk’ten bindiğimiz uçağımız yerel saat ile 10:00 civarında Euroairport’a iniyor. Genellikle hafif seyahat tercih ettiğimizden yaklaşık 30 dk sonra araç kiralamamızı yapmış olduğumuz AVİS bankosu önünde yerimizi alıyoruz. Küçük araba için rezervasyon yapmış olsak da şansımıza son model bir Renault Megane denk geliyor (bu ayrıntı önemli, navigasyon ve diğer özellikleri işimizi çok kolaylaştırdı).
İLK GÜN – MulHouse & Guebwiller & Eguisheim & Colmar
İlk durağımız Mulhouse
Bu bölge daha çok şarap bölgesi diye anılsa da Mulhouse bu bölgedeki sanayi şehri diyebiliriz. Buraya geldiğinizde ilk gideceğiniz yer Place de la Reunion. Saint Etienne Kilisesi ve şehrin simgelerinden şimdilerde tarih müzesi olarak hizmet veren eski belediye binasını görebilirsiniz.

Mulhouse City Hall
Ayrıca meydan oldukça hareketli, oturup bir kafede keyif yapabilirsiniz.Eski şehrin sokaklarında dolaşın, ama çok da uzatmayın. Birbirinden güzel şehirleri gezmek için zaman lazım.
Biz de böyle yaparak Mulhouse’ da yeterince dolandıktan sonra yola koyulup 2.durağımıza doğru gittik.
Şarap yoluna Guebwiller ile devam ediyoruz. Rue de la Republique caddesinden şehre giriş yapıp bu cadde üzerinden ilerleyerek şehri turlayabilirsiniz. Lokal şarap dükkanlarında mola vermek veya bir kahve ile kruvasan yuvarlamak serbest.

Église Notre Dame de Guebwiller
Bir sonraki durak olan Eguisheim ise Şarap yolunun kesinlikle es geçilmemesi gerekenlerinden. Sokakları, dükkanları, şarap üreticileri bizi büyüledi.

Saint Leon Square Eguisheim
Boulangerie Patisserie Marx’dan özellikle bu bölgeye has armutlu turta alıp sokakları geziyoruz. Bu pastanenin yanındaki kilise ve Saint Leon meydanındaki çeşmeyi görmeden dönmeyin bir de Rue du Rempart S sokağına bir uğrayın.

Rue du Rempart S Eguisheim
Koşturmaca sonrası konaklamamızı yapacağımız şehir olan Colmar’a varıyoruz. Colmar bu rotadaki en büyük ve turistik noktalardan. Colmar’ın eski şehir alanı da daha geniş ve içinde Alsace denilince akla ilk gelen fotoğrafların çekildiği Küçük Venedik (Le Petite Venise) yer alıyor. Biz de bavulları otele bırakır bırakmaz kendimizi Colmar sokaklarına atıyoruz.
Otelimizin lokasyonuna göre kendimize bir rota çiziyoruz ve Musee Unterlinden ilk noktamız oluyor. Bahçesini ve çevresinde turlayan turistlere göz atıp House of Heads – Rue des Tetes’e doğru yürümeye devam ediyoruz. Bu bina Colmar’da bizi en çok etkileyen yerlerden.
Place des Dominicains meydanına kendimizi attığımızda ise Alsace ruhuna iyiden iyiye giriyoruz. Noel pazarı da buraya kuruluyormuş, eminiz ki bu meydana çok yakışıyordur.
Bu meydanın diğer yanındaki Eglise des Dominicains Kilisesi’ni ziyaret edebilirsiniz. Buradan yolumuzu Colmar’ın yine meşhur yapılarından Pfister House’a çeviriyoruz.

Pfister House
Bu tatlı yapıyı fotoğraflayıp kasabanın güzel yollarından Saint Martin Kilisesi’ne ulaşıyoruz.

Saint Martin Kilisesi
Bir sonraki noktamız ise eski gümrük binası şimdilerde restaurant olarak kullanılan Koifhus.

Koifhus
Akşam yemeği saati yaklaşırken Alsace lezzetlerini tatmak için dışarıdan da çok güzel görünen bir bina olan Brasserie Des Tanneurs’da alıyoruz soluğu. Yemekte Alsace’nin meşhur Tarte Flambe (domates sosu yerine labne konmuş pizza gibi düşünebilirsiniz) ve balık yiyoruz, Alsace şarapları da bize eşlik ediyor. Yemekten sonra ise Le Petite Venise’in gerçekten resimlerinde gördüğümüz kadar güzel olduğuna ikna olup otelin yolunu tutuyoruz.

Le Petit Venice
İKİNCİ GÜN – Andlau & Mittelbergheim & Barr & Mont St Odile & Obernai & Strasbourg & HautKonigsburg & Ribeauville & Riquewihr
Ertesi sabah yoğun bir güne başlıyoruz. Bugün Şarap yolunda road trip yapacağız. İlk durak Andlau. Daha kargalar uyanmadan yollarda olduğumuzdan sakin ve ufak sokakları rahatça fotoğraflıyoruz.

Andlau
Andlau’nun içinden geçip Mittelbergheim’de yine sokak sessizliğini ve huzurunu dinliyoruz.

Mittelbergheim
Şimdi durağımız ise bizi yine kendine aşık eden bir diğer şehir Barr. Kahvaltımızı da burada birbirinden güzel pastaların olduğu Pâtisserie J Oster’de yapıyoruz.

Barr
Aldığımız bu enerjiyle Barr sokaklarını gezip Le Mont Saint-Odile’e doğru yeşillkler arasından yolumuza devam ediyoruz. Alsace’ın koruyucu evliyası Odile’e adanan bu yapı ve çevresindeki MÖ 1000li yıllara dayanan duvar görülmeye değer. Sırf ağaçların yeşilliği arasından ve tepeden görünen Alsace manzarası için bile çıkılır, bizden söylemesi. Tepede oksijenimizi alıp, enerji depoluyoruz.

Mont Saint Odile
Obernai bizi bekler. Burada Place du Marche meydanına ulaşıyoruz. Görülecek yerler zaten birbirine yakın. Belediye binası, Kapelturm, Eglise Saints Pierre et Paul kilisesi ve Place de l’Etoile bizi büyülüyor.

Place du Marche Obernai
Strasbourg’a devam ederken yol boyunca üzüm bağları bize eşlik ediyor. Strasbourg bu yoldaki en büyük şehir. Öncelikle Avrupa Parlamento’sunun binasını bir görelim diyoruz ve haberde gördüğümüz bu görüntünün yanında olmak bizi mutlu ediyor.

Europarliment - Strasbourg
Diğer noktalardan sonra daha bir Avrupa şehir turu gibi hissettirse de Alsace’ın tatlı görüntüleri burada da bizi yalnız bırakmıyor. Barrage Vauban’dan ikonik Strasbourg fotoğrafını çekiyoruz.

Barrage Vauban - Strasbourg
Petite France sokaklarında Orta Çağ’a yolculuk yapıyoruz. Öğlen yemeğimizi de Strasbourg’da ekmeküstü seçenekleri ile meşhur minnak dükkan L'Epicerie’de yiyoruz.

Petit France - Strasbourg
Devasa yapısı ve güzelliği ile sizi etkileyecek olan Cathédrale Notre Dame de Strasbourg kilisesine uğramadan dönmeyin.

Catheedrale Notre Dame de Strasbourg
Katedralin önündeki meydan, cephesindeki ahşap heykelleri ile Maison Kammerzell, meydandan inen sevimli ve çiçekli sokakları ile Strasbourg gezimizi tamamlıyoruz. Colmar’a doğru dönüş yolumuzda ise 3 durak var bizi bekleyen.

Maison Kammerzell - Strasbourg
Güzel bir Ortaçağ şatosu mu dediniz? Chatau de Haut-konigsburg bizi bekler. Pek de beklemedi aslında kapanışına yetişemedik ama gün batmadan varmayı başardık. 12.yy’dan kalma olan bu şato deniz seviyesinden 700 m yükseklikte yer alıyor. Etrafındaki yeşilliklerde dolanıp şatonun ihtişamlı zamanlarını hayale dalıyoruz.

Chatau de Haut - Konigsburg
Bir sonraki durağımız olan Ribeauville, bizi çiçekli yolları, taş döşemeli yolları ile karşılıyor. Sokaklarda sanatsal fotoğraflar çekinmeye çalışıyoruz. Bugünkü yolculuk bizi epey yormuş olacak ki bir cafeye birer kadeh şarap için oturup kendimizi leziz Alsace yemeklerine gömülürken buluyoruz. Chez Martine bizi spatzle (lokal makarna çeşidi) ile servis edilen boeuf bourguignon ve bouchee a la reine ile büyülüyor.

Ribeauville
Yemekten sonra ağırlık çöküyor ama bölgenin görmeden dönmeyin denilenlerinden biri Riquewihr’e de uğruyoruz. Artık hava karanlık ama hafif yokuş Arnavut kaldırımından şehrin yukarısına doğru ilerleyip günü tamamlamak bize iyi geliyor. Colmar’daki otelimizin yolunu tutuyoruz.

Riquewihr
ÜÇÜNCÜ GÜN – Freiburg & Basel
Bugün 3. ve son günümüz. Bugün 3 ülke sınırları içinde bir o yana bir bu yana savruluyoruz. Önce Almanya sınırından geçip Kara Orman’ın başlangıç noktalarından olan Freiburg’a gidiyoruz. Freiburg’un görülesi noktaları eski şehir içindeki noktaları gezmeye başlamadan önce şehri saran kanallar dikkatimizi çekiyor. Eskiden atık su kanalı olarak kullanılan kanallar şimdilerde çocukların oyuncak teknelerini yüzdürdükleri bir oyun alanı.
Eski şehir de ilk durağımız Münster yani Freiburg Katedrali. Katedralin bulunduğu meydan tarihi tüccar binasına da ev sahipliği yapıyor.

Münster - Freiburg
Oradan eski şehrin kapılarından Martinstor’u görüyoruz.

Martinstor - Freiburg
Tatil gününde açık bir mekan olan Dreher's Freiburger Backhaus’u bulup bu bölgede her mekanda karşımıza çıkan kiş ile kahvaltımızı yapıyoruz. Hemen karşı köşesindeki Freiburg’daki en meşhur Kara Orman pastasını (Schawarzwald) yapan Cafe Schmidt’i ziyaret edip pastalarımızı yuvarlıyoruz. Eski şehrin içinden geçip Rathaus’u ve Kaiser-Joseph Caddesi’ni görüp tatilimizin son durağı olan Basel’e doğru devam ediyoruz.

Rathaus- Freiburg
Spalentor’dan Basel şehrine giriş yapıyoruz.

Basel Minster
Eski şehri dolanırken Basel Minster kilisesi, Ren nehrinin muhteşem manzarasını yakalayabileceğiniz Pfalz seyir terası, şehrin en hareketli meydanı Barfüsserplatz, endüstriyel malzemelerden imal edilmiş enteresan çeşme Tinguely-Brunnen, Belediye binası Rathaus ve önündeki meydanı Marktplatz’ı geziyoruz.

Rathaus Basel
Kapanışı ise önce Ren nehri üstündeki meşhur köprü Mittlere Brücke’de yapıyoruz.

Mittlere Brücke - Basel
Turumuzun kapanışı için ise 3 ülkenin birleşme noktası olan Dreiländereck’i seçiyoruz. Bu noktada tam olarak 3 tarafınız 3 ayrı ülke. Bizi heyecanlandırdı doğrusu. Bakalım sizde ne etki yaratacak?

Dreiländereck - Basel
ALSACE NOTLARI:
- Küçük büyük ucuz pahalı bütün şaraplar güzel. Deneyin, tadın, keyfini çıkarın.
- Tarte flambee’nin asıl çeşidi bacon’lı olan olsa da, her çeşidini deneyin. Biz somonlusunu da pek bir beğendik.
- Armutlu turta da nedir ki demeyin, deneyin. Fransızların da bizler gibi pek sevdiği tereyağı tadı ile armut buluşunca tadından yenmiyor.
Havaalanını simetrik yapmışlar, bu sebeple arabayı teslim ederken şaşırmayın, hangi taraftan aldıysanız o ülkenin tarafında teslim etmeniz gerekiyor. Araba kiralama Fransa tarafında daha uygun, aklınızda olsun.